HÜRRİYET
15 Temmuz 2012 Pazar
KÜÇÜK TURUNCU ŞİMDİ KİTABI
Çoğunluğumuzu anlatan bir kitap, okumamızda fayda var diye düşünüyorum. Bir kere değil, kendi yolumuzu kaybettikçe sık sık okumalıyız.
Herkes bir şekilde yapması gereken şeyleri erteler. Ve herkes bu ertelemelerin bedelini öder. Ertelemek, belirli nedenleri olan ve aşabileceğimiz bir alışkanlıktır. Kendinizi eleştirmenin ve cezalandırmanın değişmenizi sağlamadığını bilin. Şimdi kendinize şefkatli olma zamanı. Eninde sonunda değişim gerçekleşecektir.
Bu küçük turuncu kitapta hem neden ertelediğinizin farkına varacak hem de değişim yolunda atacağınız adımlar için destek alacaksınız. Şimdi harekete ğeçme zamanı!
Şimdi sahip olduğunuz tek gerçek zaman!
(NİL GÜN, Küçük turuncu şimdi kitabı, Kuraldışı yayınları, arka kapak)
SİZİN MEMLEKET NERESİ?
Herkes bir şekilde yapması gereken şeyleri erteler. Ama az ama çok. Ve herkes bu ertelemelerinin bedelini öder. Ertelediğimiz her şey yaşamımızı ipotek altına alır.
Dört mahalleden ibaret küçük bir kasaba varmış. Bu kasabanın, biri hariç bütün mahallelerinde, yüzünde ya da bedeninde tuhaf izler olan insanlar yaşarmış. Hangi mahallenin sakini oldukları bu izlerden hemen anlaşılırmış.
Birinci mahallede EVETAMA'lar otururmuş. Evetama'lar her konuda ne yapması gerektiğini bildiklereni düşünürlermiş.
Yapma zamanı gelip çatınca da "Evet ama" diye başlarlarmış konuşmaya; ipe sapa gelmez açıklamalara, mazeretler üretmeye. Suçu başkalarına atmakta usta olan bu mahalle sakinlerinin boynu dik, burnu bükük olurmuş; burnu sola büküklerin ağzı sağa kıvrık, burnu sola bükülerin ağzı sağa kıvrıkmış.
İkinci mahallede YAPARIZ'lar yaşarmış. Bunlar gerçekten neyi, nasıl yapacaklarını bilirlermiş. İnce eleyip sık dokuyan tiplermiş, kendilerini yapacakları işe adım adım, uzun uzun hazırlarlarmış. Tam artık yapmaya hazır olduklarına kara verip harekete geçmeye niyet ettiklerinde de fırsatı kaçırdıklarının farkına varırlarmış. Yaparız'larmahallesinin bütün sakinlerinin dizleri, dövülmekten yara bere içindeymiş. Yaşamı erteleme kararların bile ertelerlermiş.
Üçüncü mahallede yaşayan KEŞKE'lerin ise hayatı algılama güçleri mükemmelmiş. Neyin, nasıl, niçin yapılması gerektiğini daima en isabetli şekilde bilirlermiş; bilirlermiş bilmesine de, her şey olup bittikten sonra.
Keşke'lerin de hep başları kanar dururmuş, duvarlara vurmaktan.
Kasabanın en yeşil, huzurlu bölgesinde, en aydınlık, ferah evlerin olduğu mahallede ise İYİKİYAPTIM'lar otururmuş. İyikiyaptım'lar ne istediğini bilen, öz disiplini olan; neyi, nasıl, ne zaman yapacağını planlayabilen ve planlarını da ertelemeden hayata geçiren insanlarmış.Onların bedeninde öyle hemen göze çarpan belirgin izler yokmuş.
Onların kusuru beyinlerinde mazeret üretme merkezlerinin olmamasıymış. Yine de hangi mahalleden oldukları yüzlerindeki belli belirsiz, gülümsemeye benzer doyumlu ifadeden anlaşılırmış.
Keşke'ler, İyikiyaptım'ların mahallesinde yürüyüşe çıkar; o ferah ve aydınlık evlerin arasında gezinir, ağaç gölgelerinin altında neşeyle oynayan çocuklara hayranlıkla bakar, "AH KEŞKE" diye iç çekerlermiş.
Yaparız'lar da onlarla birlikte bu mahallede yürüyüşe çıkmak isterlermiş ama bir türlü fırsat bulamazlarmış; nedense hep bir aksilik çıkar, ertelemek zorunda kalırlarmış.
Evetama'lara gelince; mahallenin güzelliğini görmek yerine, ağaç gölgelerinin yeterince geniş olmadığından, güneşin daha erken saatte doğmadığından şikayet ederlermiş.
Peki, siz nerelisiniz? Hangi mahalledensiniz? Yoksa doğma büyüme YAŞAMERTELEYENLİ misiniz?
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder